Gül Hastalığı Nedir?

Gül Hastalığı Nedir?

Halk arasında gül hastalığı olarak bilinen rozase; kronik, dirençli, yanak, burun, çene ve alnı etkileyen, tekrarlayıcı kızarma, ateş basmaları, sivilce benzeri kabarıklıklar, iltihaplı kabarcıklar ve telenjiektazi adı verilen yüzeysel damar genişlemeleri ile karakterize bir deri hastalığıdır.
Gül hastalığı ile ortaya çıkan lezyonlar genellikle simetrik yerleşim gösterirler. Gül hastalığı öncesi hastalarda “pre-rozas” adı verilen yüzde genel bir kızarıklık durumu gözlenebilir.

Gül Hastalığı Belirtilerine Göre Hastalığın Çeşitleri

Kızarıklık ve telenjiektaziler (yüzeysel damar genişlemeleri) birlikte görülürse “eritematotelenjiektazik rozase”
Kızarıklık ve ödem birlikte görülürse “ödematöz rozase”
Akne benzeri deri belirtilerine kistler eşlik ederse “rozase fulminas” (rozase fulminas rozasenin en şiddetli formudur ve bazen kistik akne ile karıştırılabilmektedir) adını alır.
Rozasede, rinofima adı verilen, burun üzerindeki yağ bezlerinin aşırı büyümesine bağlı gelişen burunun büyümesi durumu da gözlenebilmektedir. Gül hastalığında en sık görülen lezyonlar ise kızarık bir zeminde ortaya çıkan akne benzeri kabarıklar ve püstüllerdir (iltihaplı kabarcık).
Şiddetli olgularda ileri dönemlerde kistler “granulom” denilen sert nodüller, izler ve rinofima ortaya çıkabilir. Nadir olarak, kalıcı lenf ödem gelişen bir alan görülebilir (Morbihan hastalığı).

Gül hastalığı (rozase) kimlerde, neden gözlenir?

Gül hastalığı (rozase) genellikle 30 yaşlarında, daha çok kadınlarda özellikle sarışın, açık tenlilerde ortaya çıkan bir deri hastalığıdır. Kadınlarda görülme sıklığı yaklaşık % 10’dur.Erkeklerde daha ender olmakla birlikte, kadınlara göre daha ağır seyreder. Rozase lezyonları genellikle stresle birlikte artmaktadır.
Gül hastalığının neden oluştuğu tam olarak açıklanabilmiş değildir. Bu konuda öne sürülen farklı hipotezler mevcuttur.
Akne vulrgarisin (sivilcenin) aksine bu hastalıkta artmış sebum (yağ salgısı) yapımı, folikül (kıl kesesi) ağızlarının tıkanması veya kıl folikülüne yerleşmiş bakteriler söz konusu değildir.
Gül hastalığında ana sorunun derinin küçük damarlarında olduğu düşünülmektedir. Kan damarları genişlemiştir. Genişlemiş kan damarları ve kızarıklık-sıcaklık, derinin dermis tabakasına sıvı sızmasına ve sonucunda bir yangısal reaksiyonun gelişmesine neden olur. Gül hastalığına (rozase) yol açabilecek pek çok faktörün sıralanması mümkündür:
  • Sindirim sistemi hastalıkları
  • Safra yollarındaki problemler
  • Demodeks folliculorum (bir çeşit parazit)
  • Genetik özellikler
  • Sıcak ve güneş ışınları
  • Alkollü içecekler
  • Psikolojik faktörler
  • Aşırı sıcak içecekler
  • Sıcak su banyoları
  • Çevre ısı değişiklikleri

Gül hastalığının (rozase) belirtileri nelerdir?

Gül hastalığı (rozase) yüz bölgesini (yanak, burun, çene ve alın) etkileyen bir deri hastalığıdır ve hastalığın şiddetine göre farklı şikayet ve belirtiler gözlenebilmektedir.
Gül hastalığı (rozase) öncesi dönem:
Yüzün orta hattında, güneş ışınları, stres, sıcak ve soğuk içeceklere, ısı değişimlerine karşı ani kızarıklık atakları ve ardından solmalar olur. Zamanla kızarıklığın gerilemesi daha uzun süre alır. Bu evrede genelde nemlendiricilerle, güneşten koruyucularla deri belirtileri yatıştırılmaya çalışılır.
  • Evre 1: Daha önceki evrede tanımlanan kızarıklık kalıcı hale geçer, saatler hatta günlerce kalabilir. Telenjiektaziler yani kılcal damar genişlemeleri ortaya çıkabilir. Ciltte aşırı hassasiyet ve yanma hissi vardır.
  • Evre 2: Haftalarca sürebilen papül (kabarıklık) ve püstüller (içi iltihaplı kabarıklıklar) gözlenebilir. Kızarıklık iyice belirginleşmiştir. Tüm yüzde ve saçlı deride de tutulum olabilir. Saçlı deride kıl diplerine yerleşmiş kaşıntılı iltihaplı kabarıklıklar vardır ancak bunlar sterildir. Göz tutulumu başlangıcı olabilir.
  • Evre 3: Doku hiperplazisi (dokuyu oluşturan hücrelerin sayıca artması), büyük yangısal, ağrılı olabilen nodüller gözlenebilir. Rinofima (burun üzerindeki yağ bezlerinin aşırı büyümesine bağlı gelişen burunun büyümesi durumu) gelişebilir.
Gül hastalığının kalıcı ödemi: Öncelikle alın, iki kaş arası, burun ve yanaklarda olan, gode (çukur) bırakmayan ödem söz konusudur. Çok sık gözlenen bir durum değildir.
Göze lokalize gül hastalığı (rozase): Gül hastalığı göz tutulumu yaygındır. Göz tutulumu olan rozase; “oftalmik rozase” olarak da adlandırılır. Hastalık direkt gözden başlayabilir ve bu nedenle tanıda gözden kaçabilir. Gözde ciddi sorunlara neden olabilmektedir.
Gül hastalığı (rozase); yüze yerleşen bir deri hastalığı olduğu için bazı kimselerde ciddi boyutlarda psikolojik sorunlara da neden olabilmektedir. (Gül hastalığında ortaya çıkan ve uzun süre devam eden kırmızı kabarıklıklar; utanç hissi, anksiyete (kaygı durumu), öz güven eksikliği ve sonunda depresyona neden olabilmektedir)

Gül hastalığı (rozase) tedavisi

Bir çok kronik hastalıkta olduğu gibi Gül hastalığı (rozase) da uzun süreli tedavi gerektirebilmektedir.
Gül hastalığının (rozase) tedavi prensipleri nedene yönelik ve gözleme dayalı olarak belirlenmektedir. Bundan dolayı da tedavi alternatifleri birden fazladır.
Hastaların çoğunda gül hastalığı (rozase) başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
Tedavide kullanılan ilaçlar kadar güneş, sıcak, alkol gibi tetikleyici nedenlerden uzak durmak önemlidir. Bu nedenle hastanın da tedaviye katkısı büyüktür.
Gül hastalığı (rozase) tedavisinde kullanılan ilaçlar;
  • Sadece papül (kabarıklık) ve püstül (iltihaplı kabarcık) gözlenen kişilerde haricen uygulanan ilaçlar; metranidazol, klindamisin, permetrin krem, tretinoin krem,ve azeleik asit krem olarak sıralanabilir.
  • Eğer deri lezyonları daha yaygın ve şiddetli ise tetrasiklin, ampisilin, metronidazol, kloramfenikol, eritromisin gibi oral antibiyotikler de kullanılabilmektedir. Ancak bu ilaçların yan etkileri olabilmektedir. Oral tedaviler başlangıçta haricen kullanılan ilaçlar ile birlikte kullanılır. Zaman içinde gül hastalığının (rozase) durumu düzelmeye başlayınca oral tedaviler kesilir ve iyilik hali sadece haricen kullanılan ilaçlar ile korunmaya çalışılır.
  • Çok şiddetli ve dirençli rozase hastaları; 13-cis-retinoic acid tedavisine ihtiyaç duyabilirler. Ancak bu tedavi yönteminin önemli yan etkileri bulunmaktadır. En sık görülen yan etkiler; deride kuruluk, hassasiyet, mukozalarda kuruma, gözlerde kuruma, kaşıntı, dermatit, kas ağrısı, karaciğer testlerinde bozulma, kan kolesterol ve trigliserid düzeylerinde artış olarak sıralanabilir. Sakat doğuma neden olabileceği için hamilelerde asla kullanılmamalıdır.
  • Gül hastalığında (rozase) meydana gelen kızarıklığı ve sıcaklığı önlemek için hipotansif ilaçlar da kullanılabilmektedir.
Gül hastalığının (rozase) tedavisinde telenjiektaziler (yüzeysel damar genişlemeleri) için lazer tedavisi ve yüz masajı gibi yöntemler alternatif tedavi olarak uygulanabilmektedir.

Rozase sık görülen bir deri hastalığı olmakla birlikte hangi klinik tipte ne tür tedavinin seçileceği veya kombine edileceği konusu tartışmalıdır. Seçeneklerin fazlalığı ve etkinlikleri konusundaki farklı veriler karışıklığa yol açabilmektedir. Bu nedenle her hastaya özel kişisel tedavi yaklaşımı izlenmeli ve amaç hastanın yaşam kalitesini maksimumda tutmak olmalıdır.

Gül hastalığı (rozase) tedavi edilmezse psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra yüz gibi çok göz önünde olan bir bölgede kalıcı izlere de yol açabilmektedir.

Gül hastalığına (rozase) nasıl tanı konulur?

Gül hastalığının (rozase) ayırıcı tanısı klinik özelliklerine göre farklılık gösterebilmektedir.

Gül hastalığının (rozase) tanısı klinik bulgulara göre yapılır, laboratuar yardımcıdır. En yararlı yöntem histopatolojik incelemedir.

Yorumlar (Yorum yapılmamış)

Bir yanıt yazın

×

Bir Şeyler Ara